Kudüs’e yanmak! Kudüs’lü ile yanmak! Müslümanım diyen herkesin bu ateş ile yanması gerekir.
Bu ateş bütün coğrafyayı sıkıntıya sokacaktır. Müslümanlar ya Siyonizmin bitmek tükenmek bilmeyen taleplerine teslim olacaklar yada yeter artık durun deyip gereğini yapacaklar. Herkes biliyor ki Siyonistlerin talepleri Kudüs ile sınırlı değil. 1917 ve 1948 den günümüze gelene kadar ki süreci incelediğimizde Arz-ı Mev’ud ideallerinin gerçekleşmesi için nasıl ve nelerin yapıldığını hepimiz görüyoruz. Eyyy diyoruz duymuyorlar. Heyyy diyoruz anlamıyorlar. Siyonistlerden insanlık ve insani bir tavır beklemek yanlış olur. Yaklaşık 100 yıldır Filistin’lilere hayatı zehir ediyorlar. 6 milyon Filistin’liyi yurtlarından sürdüler. Biliyoruz ki onlar sadece güçten anlar. Ne Birleşmiş Milletlerin kınaması birşey ifade eder nede başka bir ülkenin kınaması. Siyonistler sapkın inançlarının gereğini yapmak için koyulmuş bütün kuralları çiğniyor, hiçbir vicdani ve insani kuralı tanımıyorlar. Filistin’lilerin var olma mücadelesi yaklaşık 100 yıldır devam ediyor. Filistin’liler mücadeleyi öğreniyor ama her geçen yıl kazanımlarını kaybediyorlar. İmkanları sınırlı, Fabrikaları kapatılmış, yokluk içinde yaşam ve Vatan mücadelesi veriyorlar. Sabırla Allah’ın Hak kazanacak vaadinin gerçekleşmesi için dua ve gayret içindeler. Bir buçuk milyar müslüman ne mi yapıyor? Yöneticilerin büyük çoğunluğu üç maymunu oynuyor. Arapligi ülke yöneticileri zaten zaptedilmiş durumda. Arapligi ülkeleri vatandaşları da kısmen tepki veriyor. Dünya’da ki müslümanların duyarlıları kınıyor ve tepki için yürüyor. Kayda değer tepkiyi Cumhurbaşkanımız ve Türk milleti veriyor ama nafile. Çünkü tepkimiz sadece kınama ile sınırlı, oda insan olanı rahatsız eder siyonistler ise bundan rahatsızlık duymazlar. Filistin’in adım adım işgal edilmesine Dünya sağır ve dilsiz, Filistin’de ki zulümlere Dünya kör ve sağır. Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın yanındaki evini satması için baskı yapılan yaşlı kadın evini satmayınca silah zoruyla sokağa atılıyor ama Türkiye dahil Dünya’nın elinden hiçbirşey gelmiyor! ve mülkiyet hakkı gasbediliyor. Ve Dünya yine kılını kıbırdatmıyor. Kudüs üç semavi din içinde kutsal bir şehir, her taraf buram buram kutsallık hissi veriyor. Kudüs kutsal ve tarihi yapılar ile zenginleşmiş bir merkez. Kudüs’ün müslümanların yönetiminde olması için çok gerekçe var ama bunlardan en önemlisi son din olan İslamın ilk kıblesi oluşu, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in Kudüs’ten Mirac’a çıktığına inanılması ve bu zamana kadar Kudüs’ün sadece müslümanların yönetiminde huzura ermiş oluşu.
Bu beldenin müslümanların idaresinde kalmasını zaruri kılıyor. Kudüs, en çok Hazreti İsa’ya ve Hristiyanlığa ait mirası bünyesinde barındırmasına rağmen Hristiyanların bile Kudüs ancak müslümanların idaresinde olursa adalet ile yönetilir gerçeğini kabul edip dua ve temenni de bulunduğu bir şehirdir. Kudüs müslümanların aklını simgeler. Ve müslümanlar Kudüs’ten vaz geçerse Medine’den, Mekke’den vaz geçmiş gibi sayılacağı düşünülür. Görünen o ki Kudüs’ü ve Filistin’i ancak Filistin’lilerin direnişi kurtarabilir. İnşallah Allah C.C. Vaadi biran önce gerçekleşir ve azmış Siyonist zihniyet cehennemin dibini boylar. Biz bura da karıncanın ateşe su taşıması misali ancak tarafımızı belli ediyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki bu Siyonist zihniyetin hedefinde ki Arz-ı Mev’ud’un kapladığı alanın içerisinde Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den de toprak olduğu gerçeğidir. Bu akşam toplanacak İslam ülkelerinin ortak bir yaptırım kararı alacağına dair ümidim yok ama bu ülkelerin yarısı siyasi ve ticari tepki koysa kurulu olan ekonomik düzenin zornanacağı kesindir. Müslümanların uyanıp kendisine gelmesine sebebiyet vereceğini ümit ettiğimiz bu uygulamayı hayata geçiren içi boş un çuvalına bu karardan dolayı belki de minnet duyacağız. Belki de olanı hayra yorma kuralı gereği zulmün bitişinin başlangıcı olacak bu kararı alan Siyonizmin kuklası olmuş un çuvalı bilmeden müslümanların uyanışına vesile olacaktır. Zaman, ömrü yetenlere gösterecektir İnşallah. Duamız ise Siyonist devletin yıkılışını kalan kısa ömrümüzde görebilmektir. Ümidimiz ise Allah’a olan inancımızdır. Ve Filistin’e giderek yerinde gördüğümüz Filistin’li kardeşlerimizin bütün olumsuzluklara rağmen özgürlüğe olan inançları ve mücadele azimleridir.